8 Mart 2014 Cumartesi

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MUTLU OLSUN :)))

                                                                             by Dilek N. Utaş
Türkçe, İngilizce ve Türkilizce
Hepimiz biliyoruz ki hayatımızda İngilizce önemli rol oynamaktadır. Adeta bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Bu konuya objektif bakabilmek için 100 ilköğretim öğrencisine şöyle bir soru yönelirse: Neden İngilizce öğreniyoruz? 5 popüler cevap:
  1. Yabancılarla (turistlerle) konuşup anlaşabilmek için
  2. Yurt dışına gidebilmek için
  3. İş bulmak için
  4. Bilgisayarda İngilizce yazdığı için
  5. Şarkılar İngilizce olduğu için
Buradan anlaşılıyor ki çocuklarımız İngilizcenin farkında. Çünkü okula başlamadan önce İngilizce öğretimi irdelenmektedir. Örneğin bir çocuğun özel okula gitme sebeplerinin başında İngilizce gelmektedir. Bir işletmenin isminin İngilizce olması ne kadar cezp ediciyse İngilizce konuşan çocuk da o kadar değerlidir. Çünkü geleceği parlaktır. Eğitim kurumlarına bakarsak da ne kadar İngilizce o kadar saygınlık. Bir zamanlar Arapça ve Farsçaya duyulan ilgi gibi. Diller farklı olsa da amaç aynıdır. Modern dünyaya ayak uydurmak ve bilimde ilerlemektir. Bir zaman sonra başka dil modası gelene kadar. 

Akılları karıştıran soru ise; Eğitim dilimiz İngilizce olmalı mı ya da olabilir mi? Neden olmasın? Üniversitelerde başlayan bu akım ilköğretimlere kadar indirilebilir. Bunun için bir engel yoktur. Çünkü yukarıdaki 5 popüler cevap bunu desteklemektedir. Peki, Türkçenin yeri nedir? İşte burada önemli olan şey hassas dengeyi sağlamaktır. İngilizce sempatizanlığı amacımızdan saptırmamalıdır. Şöyle ki: İngilizceyi anasınıfında anadili gibi öğrenen çocuk eğitim hayatı boyunca zorluk çekmez. Yaşanmış bir örnek: Sayıları 1 den 100 e kadar sadece bir kez direkt İngilizce öğrenen anasınıfında bir Türk çocuk, hiç zorlanmadan sayıları sayabilmiştir. Akabinde ise hiç zorlanmadan hesap yapabilmiştir. Yine bir masal okunduğunda hemen anlayabilmiştir. Buna karşın ilköğretimde İngilizce öğrenimine geç başlayan bir Türk çocuk sayıları sayarken önce Türkçesini düşünüp daha sonra İngilizcesini aklına getirip en son dile dökmeye çalışmıştır. Hesap yaparken de önce Türkçesini düşünüp daha sonra sayıların İngilizcesini düşünüp en son dile getirmiştir. Hikâye okunduğunda ise önce kelimelerin Türkçesini düşünüp anlamaya çalışmıştır. Konuşmaya çalışırken de önce kelimenin Türkçesini sonra onun İngilizce karşılığını daha sonra onun gramer olarak nasıl söylendiğini düşünene kadar stres yaşamaktadır. İşte günümüzün anlıyorum ama konuşamıyorum efsanesi…

Sonuç olarak düşünce kapasitesini düşürüyorsa İngilizce eğitimin kalitesinden söz edilemez. Türkçe öğrendikten sonra İngilizcesiyle öğrenmeye çalışmak zaman kaybıdır. Anasınıfında ikinci ana dili gibi İngilizce öğrenen çocuk için eğitim dilinin İngilizce olmasında bir sakınca yoktur. Aksine ilim irfan sahibi olması beklenebilir. İletişim, bilim ve teknoloji çağında yaşıyoruz. İngilizce icatları kendimizce yarı İngilizce yarı Türkçe yapıyoruz. Türkçe yaşıyoruz, İngilizce öğreniyoruz, Türkilizce konuşuyoruz.